10 Haziran 2015 Çarşamba

Hesaplar Tutmaz

Kafalar bozuk. Takmıyorum dediğim sınavdan büte kaldım gider ayak. Okul bana son dakka golü attı. Bir bu eksikti. Yahu şurada KPSS'ye kalmış yirmi küsür gün, ne diye geleceğimle oynarsın be kadın? Ben senin gibi oturup öğrencilerini takmayıp üniversitede okutmanlık yapmayıp en aşağı üç bin lirayı cebe indirmiyorum ki. Ah be kadın, anlamadın sen öğrencilerini. Çünkü sen kendini öğretmen olarak göremedin. Sevmedin bu işi. Öğrettiğin dili sevdin belki ama öğretmeyi sevmedin. Bu yüzden öğrencilerini sevmedin. E her şey karşılıklı. Onlar da seni sevmedi. Derse gelmediler. Yok bi de geleylerdi. Sen de son dakika öcünü almak istedin. Haklısın be hoca. Hakkın var be hoca. Müstehak bu öğrenci milletine. Kaynar kazana atmalı topunu.

Açıkçası problem değil. Okul bir dersten bir sene uzarsa bir iki gün ağlar zırlarım, sonra hayat devam eder. Zaten bu bok yüzünden KPSS'ye de hazırlanamadım. Eh atanmam da pek mümkün değil o halde. Şans eseri atanırım belki. Olmazsa bi sene ense yaparız. Bunun için burada değil miyiz zaten eheh? Bas bas bağırmadık mı burada "Toplum çalış diyür, ben karşı çıkacam" diye. Tabii o öyle olmuyor da, yani el mahkûm olunca sıkıntı değil aylaklık. Yaparız. Seve seve. Zaten en son ne zaman tatil yaptığımı hatırlamıyorum. En son ne zaman gözlerimi kapayıp çam ağaçlarının hışırtısı ve serçelerin cikciklerini ve yandan akan derenin şırıltısını dinledim hatırlamıyorum. Son iki senedir hayatımda bir telaş var. Okulun kabahati. İlk iki sene yatırdılar bizi. Hiçbir şey yapmadık. Üçüncü sınıfta bir staj belası verdiler başımıza ki sorma. O gün bugündür dinlenmek bilmedik. Dördüncü sınıfta her Allah'ın günü ödev yaptık ortaokul öğrencisi gibi. Yaşlandırdılar bizi. 

Yaşlandığımı hissediyorum. Her ne kadar eskisinden daha sağlıklı olmaya özen göstersem de değiştiğimi hissediyorum. Ve bu hiç iyi değil. Çünkü bir yere ilerlemiyorum. Madem toplum benden para kazanmamı ve harcamamı bekliyor, o halde neden öğrencilikten yıllarca kurtulamıyorum? Her tarafta üniversite açıp işsizlik oranını aşağı çekmek kolay da üniversiteye mahkûm olmak diye bir şey var. 2005 ve onu takip eden dönemlerde bu üniversite çok önemli bir boktu. Aaa öyle deme. Hayatın 3 saat 15 dakikaya falan bağlıydı. Abimden biliyorum. Adam üç sene üst üste kazanamamıştı ve depresyona filan girmişti. Eee şimdi mezun oldu, biz de oluyoruz. Ne geçti elimize? Çok da mühim bir şey değil üniversite okumak, kimse kusura bakmasın. Kabul edelim, biz hata yaptık. Arkadaşlıklar, yaşanmışlıklar bir yana, elde ettiğiniz akademik "başarı" hiçbir şey ve psikolojide "kendini başarma" olarak adlandırılan eylemi gerçekleştirmeye yetmiyor. Ben demiyorum ki "Babanı dinleyip sanayide çalışacaktın". Üniversite okuyan kişinin entelektüel hayatı olmalı diyorum ama salata beyinli bir gençlik yetişiyor efendim. O izledikleri programlar, hele o konuşmalar...

Bak bugün ne oldu sana anlatayım: Hani yoğun günler olur. Bir sürü iş becermek için dışarı çıkarsın, heveslisindir ama hiçbirini yapamadan dönersin ya eve, işte öyle bir gündü. Staj için imzalatmam gereken belgeler vardı, okulda hocayı bulamadım. Haydaa, dön geri ev tarafına. Eh, mezuniyette giyeceğim jilenin altına gömlek aramaya başladım, bulamadım. Haydaa, dön eve. Efendim işte dönerken önümden çok afedersiniz ergen sürüsü geçti. Dört kız, iki erkekten oluşan bir besin zinciri eheheh. Neyse. Bunlar tabii yaşın verdiği özgüvenle bağıra bağıra ve biraz da küfrederek de sohbet ede ede geçtiler önümden. Kısa boylu, tıknaz, bu havada bot giymiş erkek kardeşimiz yanındaki alımlı kızımıza lan'lu, lun'lu konuşuyordu. Ama öyle böyle değil. Her iki kelimeden biri lan, öbürü lun. Kız da hiçbir şey demedi. Gülüyor. Gayet memnun. Halbuki kız tam bir kız. Saçları belinde filan. Düşündüm. Dedim ki, bu kız üniversiteye gelince muhtemelen kadın haklarının koruyucusu, yılmaz bekçisi olacak, eylemlere katılacak, çok şey bilecek ama şimdi kendisine lakayt bir şekilde lan diye hitap eden bu kazmaya karşı sırıtmayı tercih ediyor çünkü o 15 yaşında ve çeşitli çevrelere girmek zorunda ki daha fazla insan görsün, tanısın. 

Ya, işte böyle. Merak etme. Biraz "Ne diyor bu?" tarzı bir yazı oldu bu. E yani, amacım bu. Çoğu insanın takmadığı şeyleri takıyorum sanırım. Dışarda her an kulaklıkla gezmek mümkün olmuyor ve insanların konuşmalarına maruz kalıyorsunuz. Umarım öğretmen olmayı başarırım da öğrencilerime "Size lan diyene kafa göz girişmemezlik de edin ama herkes de haddini bilsin" felsefesini öğretebilirim. Bkz: how not to kick an ass of someone who just called you "lan"

İyi geceler. Bunu da buraya bırakıyorum: https://youtu.be/u9a8HwoMEGY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder