Merhaba. Bak bu sefer cevval çıktım, ikinci günümde ikinci postumu yazıyorum. E ne de olsa osuruktan gazel okumak kolay. "Başlığı niye böyle yazdın, kime kızdın kız eheh?" diyeceksin muhtemelen. Kızdım evet. Yok lan, şaka. Yok şaka değil. Günlük atarlanmalar işte. Bu arada bugün kandil. Merak etmeyin, beylik uhrevi mesajlar vermeyeceğim, sadece kandiliniz -size bir şey ifade ediyorsa- hayırlı olsun. "Ben takmam öyle şeyleri kızım," derseniz de iyi akşamlar efenim.
Bak araya manzaralı resim de koydum ki beynin erimesin okurken, bir ferahla şöyle. Ya da okumaya gelme buraya eriyik beyinle. Başlık biraz sert oldu. Demiyorum ki "Ocağıma incir ağacı dikildi vıy, oy yuvanız yıkılsın." Çok şükür öyle beddualık bir durum sözkonusu değil. Olmasın da. Siz siz olun, beddua etmeyin. Uyuşturucu da çekmeyin. Bana kalsa nargile de içmeyin ahaha. Neyse. Dünya dediğin gezegen çok büyük. Öyle küçük denildiğine bakma sen. He bi de dünya Hansel ve Gretel'in evreni gibi pastalı şekerli de değil. Dünya bokun batağına batmış, pis bir yer. Her şeyin çıkar ilişkisi olduğu, aynı zamanda insanların çıkarcı davranırken egolarına taptığı bir yer. Buradan hayır mı gelir. İnançlı biriysen bunu zaten bilmen gerekir. Dünya bir nevi düşmanın zaten senin. E inançlı değilsen zaten "Ölecem gidecem, ne kafaya takayım?" demen lazım. Güvenme abi. İnsanoğluna güvenme. Tarihçiler her ne kadar da "Devletin bekâsı içün" vs vs dese de ben kardeş ve evlat katline hâlâ "Nası yani?" diyerek bakıyorum kardeşim. Bana ne tarihçinin ne düşündüğü. Bu benim fikrim. Kimse kusura bakmasın da bazen bazı şeylerde bencil olmayı bileceksin. Öyle çıkar ilişkilerinde değil tabii.
Çıkar ilişkisi derken sınav zamanı şirinlik yapıp not dilenmeye gelen yalakadan mı bahsedeyim, "Belki elime bi fırsat geçer de kuş avlarım" felsefesiyle kız tavlamaya çalışan tiplerden mi bahsedeyim, yoksa "Bu ay da benden hoşlanan şu diğer Berkecan'la takılayım, zira kredi parasını iPhone 6'ya vermekten harçlığım kalmadı, kafede takılamam" diyenden mi bahsedeyim? Ve daha bir sürü şey. Canım mısın sen, benim misin? Neyse. Peki senin duygularını zaten kabarttık şimdi. Dedin ki "Evet abi, harbiden köklerine kibrit suyu." Ya da sen esasen bu insanlardansın ve vicdanın sızladı ama ben seni değiştiremem. Öyle bir iddiam yok. Git hocaya filan okuttur kendini ahahah. Şaka. Ben bilmem.
Diyeceğim şu arkadaşım. İnsan, hayatının öyle gereksiz anlarında öyle lüzumsuz ama hayatını etkileyecek öyle şeyler duyuyor, okuyor, öğreniyor ve tecrübe ediyor ki, artık hayat o saniyeden itibaren bir saniye evvelki gibi olmuyor asla o insan için. Ve sen de buna deneyimleme, olgunlaşma, büyüme, feleğin çemberinden geçme vs gibi isimler veriyorsun. Felek de Farsça'da gök demek bu arada. Biz nasıl yozlaştırdıysak, içini boşalttıysak kader manasına gelmeye başlamış. Haha.
Bak yarın iki tane sınavım var. Başım ağrıdan çatlıyor. Ama ders çalışmıyorum. Neden? Üniversitenin sonuna gelince anlıyor insan pragmatizmi pragmatik olarak uygulamayı. Edimbilim diyor bizimkiler. Puhah. Neyse, yani çalışmamamın sebebi tabii ki o çalışacaklarımın ilerde bi boka yaramayacak olması. Sen idealist bir öğrenci olarak gururla ayağa kalkıp "Aaa, öyle deme. Bilgi ne olursa olsun bilgidir, kıymetlidir," diyebilirsin. Ne olursa olsun kıymetlidir, öyle mi? Afedersin ama bok öyledir. Şu teknoloji çağında çok da değersizdir, gayet de ayaklar altına düşmüştür, aha böyle benim gibi eline klavye alan ayılar da böyle ahkam keser. Yav kardeşim, ne kıymeti? Niye beynimi yorayım ben? Zaten medyada gördüğü her naneyi vs sünger gibi fülllüüüüüp diye emiyür, ne işim olur boş bilgiyle? Ayrıca benim iki dakkalığına şalteri indirme hakkım yok mu? Her boka "Bilmemneler de vardır" diye eylem yapıyorsunuz, vallah ben de "Şalteri indirmek de vardır" diye yapacam şu Taksim'e çıkıp. Tamam House M.D. "Beyninizi kullanın" diyor olabilir ama adam orada her naneye beynini kullan demiyor. Sıfır km beyinle de dolaşma diyor.
Neyse yani ben bugün kendime zaman verdim. Özgür irade heleley. Yaptığım tek devrimci hareket yemin ediyorum pasif agresif olmak. Kendimce inatlaşırım sistemle, hocalarla, okulla, ailemle, arkadaşlarımla vs. Ve eleştiririm de. Ama bu dünyayı değiştirmek için bir şey yapabileceğimi hiç düşünmem. Çünkü kabul edeyim (siz etmeyin, sizin için hâlâ ümit olabilir) bu dünya milyar yıldır bu evrende ve pis bir düzene kurulu. Ben sadece eleştirdiğim şeyleri yazıyorum, belki bir yere varmıyor, hatta bağlam kendi içinde tutarlı bile değil (Consistency in the context, çaktın?) Ama bu pasifliği iyi bir yere aktarayım dedim. Okunmak zorunda da değil. Çünkü bazı insan vardır, belki sen de öylesindir, bu insanlar yazmazsa hayatları normal akışında gitmez. Çocukluklarından beri böylelerdir. Ne kadar boktan yazdığını bilse de yazar yazar siler. E madem teknoloji çağındayız kağıt kalem israfına gireceğime bulut bilişim, bilişim vs gibi nimetlerden faydalanayım dedim. Ne de olsa internetin cigabaytı bitmez.
Bu yazdığımı okumayan kardeşime sesleniyorum, sen okumasan da ben okuyorum bunu. Yazarken de okuyorum, sonra dönüp bakıyorum "Ne saçmalamışım len bi bakim" diye. Mühim değil okumaman. Biz de böyle bir insanız işte.
İyi geceler.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder